Erken evrelerinde belirti göstermediğinden rutin göz muayenesi esnasında tanı konulabilen glokoma, oldukça yaygın olarak rastlanmaktadır. Erken teşhis ve tedavi edilmediğinde görme kaybına yol açabilen glokom, “göz tansiyonu” ve halk arasında “karasu hastalığı” olarak da bilinmektedir.
Göz Tansiyonu Nedir?
Göz tansiyonu, göz içi basıncın yükselmesiyle oluşmakta ve gözde geri dönüşü mümkün olmayan hasarlara yol açmaktadır. Hastalık başlangıçta belirti vermeyerek ilerlemektedir ve ilk olarak tek gözün işlevini etkilediğinden fark edilmesi oldukça güç olmaktadır. Her yıl 12 Mart Dünya Glokom Günü’nde göz tansiyonuna dair erken teşhis ve tedavinin, dolayısıyla rutin göz muayenesinin önemine dikkat çekilmektedir.
Göz tansiyonu her yaş grubunda görülebilmekle birlikte, özellikle 40 yaş üzerinde görülme sıklığı oldukça yaygındır. Özellikle 40 yaş üzeri hastalar yılda bir kez mutlaka bir göz uzmanına muayene olmalıdır.
Göz Tansiyonu Belirtileri Nelerdir?
Erken evrelerinde belirgin bir belirti göstermeyen ve rutin göz muayeneleri esnasında ortaya çıkabilen göz tansiyonunun belirtileri ileri dönemde şöyle sıralanmaktadır;
- Baş - göz çevresinde ağrı
- Geçici görme bulanıklıkları
Göz Tansiyonu Neden Olur?
Göz tansiyonunun olası nedenleri ve risk grupları;
- Ailede göz tansiyonu öyküsü,
- Uzun süren kortizon tedavileri,
- Göz yaralanmaları olarak bilinmektedir.
Göz Tansiyonu Kimlerde Daha Sık Görülür?
Göz tansiyonu, yani glokom, her yaşta görülebilir ancak bazı bireylerde risk çok daha yüksektir. Özellikle 40 yaş üstü bireylerde, glokom görülme olasılığı belirgin şekilde artar. Aile bireylerinde glokom öyküsü olanlar, bu hastalık açısından genetik yatkınlık taşıdığı için daha sık göz muayenesi yaptırmalıdır. Ayrıca diyabet, hipertansiyon, miyopi gibi kronik hastalıkları olanlarda da göz tansiyonu gelişme riski yüksektir.
Uzun süreli kortizon kullanımı, göze alınan darbeler ve bazı göz cerrahileri de glokoma zemin hazırlayabilir. Göz yapısı küçük olan bireylerde, yani hipermetroplarda kapalı açılı glokom riski yüksektir. Risk grubundaki bireylerin, yılda en az bir kez detaylı göz muayenesi yaptırmaları önerilir. Bu kontroller sayesinde glokom erken dönemde tespit edilerek ilerlemeden kontrol altına alınabilir.
Göz Tansiyonu Nasıl Teşhis Edilir?
Göz tansiyonunun takibinde ve görme sinirinde hasar oluşup oluşmadığının belirlenmesinde ileri teknoloji ürünü tetkik cihazları kullanılmaktadır. Bu cihazların verilerini yorumlayan glokom konusunda uzman hekimler hastanın tedavi sürecini planlar. Bu planlama süreçlerinde; görme sinirindeki hasardan dolayı görme kaybının miktarını gösteren bilgisayarlı görme alanı, görme siniri ve sinir lifi analizi yapan OCT (optik sinir tomografisi) ve ölçülen değerinizin gerçeğe ne kadar yakın olduğunu belirleyebilecek olan kornea kalınlığını ölçen pakimetre cihazları kullanılabilmektedir.
Göz Tansiyonunun Takibi Nasıl Yapılır?
Göz tansiyonu ilerleyen bir hastalık olduğu için takibi çok önemlidir. Art arda yapılan bilgisayarlı görme alanı ve OCT tetkikleri ile hastalığın ilerleme hızı bir süre sonra belirlenebilecektir. İlerleme hızı tespit edilmeden yapılacak göz tansiyonu tedavisi maalesef eksik kalmaktadır.
Erken tanı için detaylı bir göz muayenesi şarttır. Gelişmiş teknolojik cihazlar ile donatılmış sistemlerin yardımıyla göz tansiyonunun erken tanı ve tedavisi yapılabilmektedir.
Göz Tansiyonu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Göz tansiyonu tedavisi üç şekilde yapılmaktadır;
- İlaç Tedavisi: Göz tansiyonunun ilaçla tedavisinde kullanılan birçok damla mevcuttur. Bu damlalar değişik etki mekanizmalarıyla göz içi basıncını düşürürler. Belirli aralıklarla düzenli olarak ve hayat boyu kullanılırlar. Başlangıç tedavisi ile başarılı olunamazsa, ikinci damla eklenir. Yine göz tansiyonu düşmezse tedaviyi yapan doktorun görüşüne göre üçüncü damla eklenir veya diğer tedavi yöntemlerine başvurulur.
- Lazer Tedavisi: Göz tansiyonu tedavisinde, ilaç tedavisine yeterli cevap alınamayan hastalarda lazer işlemi uygulanabilir.
- Cerrahi Tedavi: Ameliyatla, gözün beyaz kısmında küçük bir kanalcık açılır. Dışarıdan görünmeyecek kadar küçük olan bu kanal ile gözün içerisindeki yüksek basınçlı sıvının tahliyesi kolaylaşır. Gelişen teknoloji ve yeni yöntemlerle herhangi bir dikiş kullanmadan göz tansiyonu düşürücü veya ileri durumlarda bir tüp yardımı ile gözün içindeki sıvıyı dışarı alabilen ameliyatlar yapılabilmektedir.
Göz Tansiyonu Tedavisinde Lazer ve Cerrahi Yöntemler
Göz tansiyonu ilaçlarla kontrol altına alınamadığında, lazer tedavileri devreye girebilir. En sık uygulanan yöntemlerden biri lazer trabeküloplasti olarak adlandırılır. Bu işlem, göz içi sıvının dışa akışını kolaylaştırmak için gözün drenaj sisteminde düzenleme yapılmasını sağlar. Uygulama kısa sürer ve genellikle ağrısızdır. Poliklinik ortamında yapılabilir ve hasta aynı gün taburcu edilir.
Lazer tedavisi yeterli olmadığında ya da göz sinirindeki hasar ilerlemişse cerrahi yöntemler düşünülür. Glokom cerrahisinde, göz içindeki sıvının kontrollü bir şekilde boşaltılmasını sağlayan yeni bir kanal oluşturulur. Bu işlemle göz içi basınç düşürülerek sinir dokusu üzerindeki baskı azaltılır. Cerrahi sonrası iyileşme süreci birkaç hafta sürebilir ve doktor kontrolünde takip gerektirir.
Bazı durumlarda göz içi mikro stentler gibi minimal invaziv yöntemler de tercih edilebilir. Bu yeni nesil tedaviler, klasik cerrahiye göre daha konforlu ve komplikasyon riski daha düşüktür. Tedavi şekli, hastanın genel durumu, glokom tipi ve göz yapısına göre hekim tarafından belirlenir.
Glokomun Tedavi Edilmediğinde Oluşturduğu Riskler
Glokom, tedavi edilmediği takdirde geri dönüşü olmayan görme kayıplarına yol açabilir. Göz sinirinin zamanla hasar görmesi, merkezi ve çevresel görmeyi bozar. Önce kenar görüşü etkilenir, ardından merkez görüşü de azalabilir. Bu süreç yavaş ilerler, bu yüzden çoğu kişi son evreye gelene kadar hastalığın farkına varmaz.
İleri evrede, gece görüşü azalır, ışığa karşı hassasiyet artar ve karanlık ortamlarda görüş netliği kaybolur. Bu durum, kişinin yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkiler. Glokoma bağlı körlük, tüm dünyada önlenebilir görme kaybı nedenleri arasında ilk sıralarda yer alır. Düzenli kontrol ve doğru tedavi ile bu süreç tamamen durdurulabilir veya en azından yavaşlatılabilir. Bu nedenle glokom hastalarının tedavilerini aksatmamaları hayati önem taşır.
Glokom Takibinde Görme Alanı ve OCT Testi Ne İşe Yarar?
Göz tansiyonunun takibinde görme alanı testi ve OCT (optik koherens tomografi) cihazı önemli iki tanı ve takip yöntemidir. Görme alanı testi, hastanın ne kadar alanı net görebildiğini ölçer. Bu testte genellikle önce çevresel görme etkilenir. Bu nedenle başlangıçta fark edilmeyen glokom hasarları bu testle kolayca saptanabilir.
OCT cihazı ise retina ve optik sinir başı kalınlığını mikron düzeyinde ölçerek glokomun sinir dokusundaki etkisini sayısal olarak verir. Tedavi öncesi ve sonrası yapılan ölçümlerle hastalığın ilerleyip ilerlemediği net şekilde takip edilir. Göz tansiyonu kontrol altına alınsa bile sinir hasarı devam edebilir. Bu nedenle bu testler, glokom yönetiminde kritik öneme sahiptir.
Sık Sorulan Sorular
Göz Tansiyonu Nedir?
Göz tansiyonu, göz içinde biriken sıvının oluşturduğu basıncın artmasıyla göz sinirine zarar vermesi sonucu gelişen kronik bir göz hastalığıdır. Göz içi sıvısının üretimi ve boşalımı arasındaki denge bozulduğunda basınç yükselir ve bu durum optik sinir hücrelerini zedelemeye başlar. Bu sinir hasarı ilerleyici görme kaybına neden olabilir. Hastalık çoğunlukla belirti vermez ve geç fark edildiğinde ciddi görme sorunlarıyla karşılaşılabilir.
Göz Tansiyonu Belirtileri Nelerdir?
Göz tansiyonu erken evrelerde çoğu zaman belirti göstermez. Bu nedenle düzenli muayene şarttır. Belirtiler ortaya çıktığında ise genellikle şu semptomlar gözlenir:
-
Işıkların etrafında hare şeklinde halkalar
-
Göz arkasında ya da çevresinde basınç hissi
-
Görme alanında daralma
-
Sabahları daha yoğun hissedilen bulanık görme
-
Baş ağrısı, mide bulantısı (akut türde)
Bu semptomlardan biri ya da birkaçı fark edildiğinde vakit kaybetmeden göz hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır.
Göz Tansiyonu Neden Olur?
Göz tansiyonu, göz içindeki sıvının gerektiği gibi boşaltılamaması nedeniyle birikmesi sonucu oluşur. Bu birikim basınca dönüşür ve zamanla optik siniri baskı altına alır. Göz tansiyonunun nedenleri arasında genetik faktörler, yaş, sistemik hastalıklar, uzun süreli kortizon kullanımı, migren, düşük tansiyon gibi pek çok etken yer alır. Göz yaralanmaları da bazen göz içi basıncının aniden artmasına neden olabilir.
Göz Tansiyonu Kaç Olmalı?
Normal göz içi basıncı 10 ila 21 mmHg arasında kabul edilir. Ancak bu sınırlar kişiden kişiye değişebilir. Bazı bireylerde 23 mmHg bile sorun yaratmazken, bazılarında 17 mmHg glokoma neden olabilir. Bu nedenle sadece göz içi basıncı ölçümüne bakarak tanı konmaz. Optik sinir durumu, görme alanı testi ve retina analizleri de göz tansiyonunun tanısında önemli yer tutar.
Evde Göz Tansiyonu Nasıl Düşürülür?
Evde göz tansiyonunu dengelemeye yardımcı olacak bazı destekleyici önlemler şunlardır:
-
Kafein tüketimini sınırlamak
-
Günlük düzenli yürüyüş veya hafif egzersiz yapmak
-
Stresten uzak durmak
-
Yeterli ve kaliteli uyku almak
-
Yüzüstü uyumamak, başı hafif yukarıda tutmak
-
Tuzu azaltmak ve sıvı tüketimini gün içine yaymak
Ancak bu uygulamalar tedavi edici değildir. Göz tansiyonu, mutlaka doktor gözetiminde ilaç tedavisi ya da cerrahi planlamayla kontrol altına alınmalıdır.
Göz Tansiyonu Nasıl Düşer?
Göz tansiyonunu düşürmek için en yaygın yöntem ilaçlardır. Göz damlaları genellikle ilk tercih edilen tedavi şeklidir. Bu damlalar sayesinde göz içi sıvı üretimi azaltılır ya da sıvının drenajı artırılır. Bazı durumlarda oral ilaçlar da eklenebilir. Gerekli durumlarda lazer tedavisi uygulanarak göz içi basıncın azaltılması hedeflenebilir. İlerlemiş olgularda cerrahi girişimler kaçınılmaz hale gelebilir. Her hasta için kişiye özel bir tedavi yöntemi belirlenmelidir.