Multiple Skleroz (MS), beyin ve omurilikteki sinir liflerinin bağışıklık sistemi tarafından hedef alınması sonucunda ortaya çıkan bir nörolojik hastalıktır. Sinir liflerini çevreleyen miyelin kılıfı bu süreçte hasar görür ve elektriksel iletinin bozulmasına neden olabilir. Bozulma, kişinin günlük yaşamını etkileyen çeşitli nörolojik şikayetlerle kendini gösterebilir. MS, genellikle genç erişkin yaşlarda başlayan ve her bireyde farklı seyreden bir hastalık olduğu için, erken tanı ve düzenli takip büyük önemlidir.
Multiple Skleroz (MS), beyin ile vücut arasındaki sinir iletiminin yavaşlamasına veya bozulmasına yol açan bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Bu süreç, kas güçsüzlüğü, görme problemleri, yürüme güçlüğü ile denge ve koordinasyon bozuklukları gibi çeşitli nörolojik belirtilere neden olabilir.
MS, her bireyde aynı şekilde ilerlemeyen, dönem dönem atak ve iyileşme dönemleri ile seyredebilen multifaktöriyel bir hastalıktır. Ataklar sırasında yeni belirti ve bulgular ortaya çıkabilir veya mevcut şikayetler şiddetlenebilir. İyileşme dönemlerinde ise belirtiler kısmen ya da tamamen gerileyebilir.
Multiple Skleroz (MS), her hastada farklı seyir gösterebilen, klinik olarak çeşitli alt tiplere ayrılan bir hastalıktır. Bu sınıflandırma, hastalığın ilerleme hızını, atak sıklığını, tedavi yaklaşımını ve uzun dönem takibini belirlemek açısından önemlidir.
Atak dönemleri ve bu atakların ardından gelen kısmi veya tam iyileşme dönemleri ile seyreder. Atak sırasında yeni belirtiler ortaya çıkabilir veya mevcut şikayetler belirginleşebilir. İyileşme dönemlerinde ise belirtiler tamamen kaybolabilir ya da hafif düzeyde devam edebilir.
RRMS tipinde başlayan hastalık yıllar içinde ataklar azalsa bile daha sürekli bir ilerleyici sürece dönüşebilir. Bu dönemde nörolojik bulgular yavaş fakat istikrarlı şekilde kötüleşme eğilimi vardır. Bazı hastalarda ataklar tamamen ortadan kalkarken, bazıları ataklarla birlikte ilerleyici seyir gösterebilir.
Hastalığın başlangıcından itibaren ataklar olmadan, doğrudan kademeli bir ilerleme ile seyreden MS türüdür. Nörolojik bulgular yavaş ve düzenli biçimde kötüleşir. PPMS, daha az sıklıkla görülmekle birlikte tedavi yaklaşımı ve takibi diğer alt tiplerden farklılık gösterebilir. Bu tipte, genellikle bacaklarda güçsüzlük ve yürüme sorunları daha belirgin olabilir.
MS’i düşündüren ilk nörolojik bulguların ortaya çıktığı durumdur. CIS, tek bir atak şeklinde gelişir ve MR görüntülemesinde MS ile uyumlu lezyonlar bulunabilir. Bu hastalık formu kesin MS tanısı için yeterli değildir; ancak takip sürecinde yeni atakların ortaya çıkması veya yeni lezyon oluşumu MS tanısının konulmasında etkilidir.
Herhangi bir belirti olmamasına rağmen, MR görüntülemesinde MS ile uyumlu lezyonların tespit edilmesi durumudur. Bu kişilerde ilerleyen dönemde MS gelişme olasılığı bulunduğu için yakın nörolojik takip önerilir.
MS hastalığının ortaya çıkmasında bağışıklık sisteminin yanlış yönlendirilmesi, genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve bazı biyolojik mekanizmaların birlikte rol oynadığı bilinmektedir.
MS, temel olarak otoimmün bir hastalık olarak kabul edilir. Bu durumda bağışıklık sistemi, vücudu korumak yerine miyelin kılıfını yabancı bir yapı gibi algılar ve ona saldırır. Miyelin tabakasının zarar görmesi sinir iletimini bozar ve MS’e özgü belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
MS kalıtsal bir hastalık değildir; ancak aile bireylerinde MS bulunan kişilerde hastalığın görülme oranı, toplum ortalamasına kıyasla daha yüksektir. Tek bir gen MS’e neden olmaz; çok sayıda genin bağışıklık sistemi üzerindeki etkileriyle riskin arttığı düşünülmektedir.
Araştırmalar, çevresel etkenlerin MS gelişiminde önemli rol oynadığını göstermektedir. En çok üzerinde durulan çevresel faktörler şunlardır:
Coğrafi konum
Viral enfeksiyonlar
Sigara kullanımı
Bu faktörler tek başına hastalığın nedeni olmasa da, bağışıklık sisteminin bozulmasına neden olarak süreci tetikleyebilir.
MS, kadınlarda erkeklere kıyasla yaklaşık 2 kat daha fazla görülmektedir. Bu durum, hormonal farklılıkların bağışıklık sistemi üzerindeki düzenleyici etkisinden kaynaklanmaktadır. Bazı hormonların bağışıklık tepkilerini değiştirmesi, kadınlarda MS riskinin artmasında rol oynayabilir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, bağırsak mikrobiyotasının bağışıklık sistemi üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Bazı bakterilerin dengesinin bozulması, bağışıklık sisteminin aşırı veya yanlış çalışmasına yol açarak MS oluşumuna neden olabilir.
Multiple skleroz (MS), merkezi sinir sisteminde yer alan sinir liflerinin hasar görmesiyle; vücudun tek tarafında güç kaybı, kol veya bacaklarda uyuşma, yürüme zorluğu, denge ve koordinasyon bozukluğu gibi belirtiler gösterebilir.
Vücudun farklı bölgelerinde karıncalanma, uyuşma
Kas sertliği, kas spazmları ve ağrı
Bulanık görme, çift görme ve görme azalması
Boynun öne eğilmesi ile tetiklenen elektrik çarpması hissi
Düşünme, öğrenme ve planlama ile ilgili bilişsel güçlükler
Depresyon, anksiyete ve duygudurum değişiklikleri
Konuşma ve yutma güçlüğü
İdrar kaçırma, sık idrara çıkma gibi mesane fonksiyon bozuklukları
Sürekli yorgunluk, halsizlik ve tükenmişlik hissi
Yürüme güçlüğü, denge kaybı ve koordinasyon sorunları
Kabızlık ve sindirim sorunları
Cinsel fonksiyon bozuklukları
Kısa süreli hafıza problemleri
Ellerde titreme veya ince motor becerilerde azalma
MS (Multiple Skleroz) hastalığının teşhisi, tek bir testle konulabilen bir süreç değildir. Klinik değerlendirme, görüntüleme yöntemleri, laboratuvar testleri ve nörofizyolojik incelemeler bir arada kullanılabilir.
Teşhisin ilk adımını oluşturur. Nöroloji uzmanı; refleksler, kas gücü, koordinasyon, denge, duyusal fonksiyonlar ve göz hareketleri gibi merkezi sinir sistemine ait tüm işlevleri değerlendirir.
MR ile beyin ve omurilikte miyelin kaybına bağlı oluşan plaklar görüntülenebilir. Bu plakların hem sayısı hem dağılımı hem de yeni mi eski mi olduğu değerlendirilerek hastalığın seyri hakkında bilgi elde edilir.
Lomber ponksiyon ile alınan beyin omurilik sıvısı, oligoklonal bant adı verilen bağışıklık sistemi proteinlerinin varlığı, hastalık için karakteristik bulgulardan biridir. BOS analizi özellikle erken dönem şüpheli vakalarda tanıyı güçlendiren bir testtir.
Sinir yollarının elektriksel iletim hızını ölçen testlerdir.
Görsel uyarılmış potansiyel (VEP)
Somatosensoryel uyarılmış potansiyel (SEP)
İşitsel uyarılmış potansiyel (AEP)
MS tanısı için yalnızca tek bir bulgunun varlığı yeterli değildir. Tanı; merkezi sinir sisteminin farklı bölgelerinde ve farklı zamanlarda ortaya çıkan hasarı göstermeyi gerektirir. Bu nedenle hastanın şikayetleri, atak geçmişi, MR bulguları ve muayene sonuçları bir arada değerlendirilir.
MS hastalığının tedavisi kişiye özel planlanmalı ve erken dönemde başlanmalıdır. Hastalığın başlangıç yaşı ne kadar erken olursa, seyrinin o kadar agresif olma ihtimali artabilir. MS atağı geçiren bir kişi yaşamı boyunca bir daha atak yaşamayabileceği gibi, farklı aralıklarla tekrarlayan ataklar da görülebilir.
MS tiplerinde hastalık ataklar olmaksızın sürekli ilerleme gösterir ve bu formlar klinik açıdan daha ağır seyredebilir. Aynı zamanda ataklarla başlayıp daha sonra düzenli ilerleyici bir yapıya dönüşen türleri de vardır. Bu nedenle atak dönemlerinde tedavinin geciktirilmeden başlatılması önemlidir.
MS’in kesin nedeni bilinmese de bağışıklık sisteminin miyelin tabakasına yanlışlıkla saldırması temel mekanizma olarak görülmektedir. Genetik yatkınlık, viral enfeksiyonlar ve çevresel faktörler hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.
MS atağı, sinir sisteminde yeni bir iltihaplanma alanının ortaya çıkmasıyla gelişen ve en az 24 saat süren belirti artışlarıdır. Atak dönemleri genellikle hızlı tıbbi müdahale gerektirir ve çoğu zaman kortikosteroid tedavisiyle kontrol altına alınabilir.
Evet. Uzman eşliğinde yapılan düzenli ve kontrollü egzersiz, kas gücünün korunmasına, yorgunluğun yönetilmesine ve genel yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olur. Ancak egzersiz programı kişiye özel planlanmalıdır.
MS bazı kişilerde yavaş ilerlerken, bazı türleri daha agresif seyredebilir. Erken tanı ve düzenli tedavi, hastalığın ilerleme hızını belirgin şekilde yavaşlatabilir.