Benler yani bilimsel adı ile Nevüsler, vücudun çeşitli bölgelerinde ortaya çıkabilen, doğumsal veya sonradan oluşabilen iyi huylu lezyonlar olsa da bazı durumlarda cilt hastalıklarının habercisi olabiliyor.
Vücuttaki benler dikkatle gözlemlemeli ve herhangi bir renk, şekil ya da boyut farklılığında geç olmadan uzman bir hekime danışılması gerekir. Nevüs, her insanda bulunabilen ve genellikle iyi huylu olan deri lezyonuna verilen isimdir. Her türlü nevüs zaman içinde ve yaşla şekil değiştirebilir ve maling hücre artışı oluşabilir. Bu yüzden düzenli nevüs kontrolü çok önemlidir ve herhangi bir değişiklik fark edildiğinde vakit kaybetmeden uzman doktora başvurmak gerekir. Fark edilmesi gereken değişimler; renk değişikliği, bende büyüme ve ani küçülmeler, yüzeyde kabuklanma, kaşıntı ve sızıntı şeklinde olabilir.
Dermatoskopi denen bir yöntemle benlerin görüntüsünün büyütülerek inceleniyor ve eğer gerekirse biyopsi de alınabiliyor. Bu sayede melanom denen cilt kanseri erken evrede yakalanarak, tedavi edilebiliyor. Böyle bir tehdit algılandığında nevüsün cinsine ve bulunduğu yere göre müdahale yöntemi belirleniyor.
Benler; Radyokoter, Plexr Lazer, Kriyoterapi ya da cerrahi müdahlale ile alınabilir. Bunların her biri basit ve bölgesel anestezi ile yapılabilecek işlemlerdir.
Radyokoter ya da Plexr Lazer uygulanan bölgede önce kabuklanma olur daha sonra bu kabuk kendiliğinden düşerek orada pembe bir iz oluşturur. Bu pembe alan zamanla ten rengine geri döner. Yara izinin iyileşmesi alınan nevüsün yani benin derinliğine, büyüklüğüne ve alınan bölgeye göre değişir.
Genellikle bu tedaviler tek seansta tamamlanır. Alınan ben duruma göre patolojik incelemeye gönderilir. Benler mutlaka 6-12 aylık aralıklarla takip edilmelidir. Özellikle el içi, parmak uçları, ayak tabanındaki benler, travmalar nedeniyle malignleşebileceği için daha dikkatli takip edilmeli, gerekirse erken safhada cerrahi işlem ile çıkartılmalıdır.
Benler doğuştan vücudumuzda bulunabildiği gibi seneler içinde güneş ışınlarının da etkisiyle çoğalabilir. Güneş koruyucusu kullanmak hem benlerin çoğalmasının hem de cilt yaşlanmasının önüne geçmek için olmazsa olmazlardandır. Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için şapka ile güneş gözlüğü kullanılması ve cildin güneş ışığından korunması oldukça önemlidir.
Benin üzerinde yara oluşumu varsa ve uzun süre geçmediyse, benlerin şekli asimetrikse ve kenarlarında düzensizlik varsa, çapı büyükse yüzeyinde, boyutunda ve şeklinde değişiklik oluşmuşsa, içinde birden fazla renk barındırıyorsa, kanama veya kaşıntı gibi şikayetler varsa vakit kaybetmeden bir dermatoloji uzmanına danışılması gerekir. Benler, yapılarına göre lazer tekniği ya da cerrahi işlemlerle ile tedavi edilebilir. Cerrahi yöntem uygulanarak alınan benlerin patolojik incelemesi yapılır ve bu şekilde iyi ya da kötü huylu oldukları belirlenebilir.
İyi huylu benlerin bir kısmı lazer ile neredeyse iz kalmadan veya az görünür iz kalacak şekilde alınabilir. Lazer tekniğiyle müdahale edilebilecek benler, sayısı çok olsa bile tek seansta büyük oranda tedavi edilebilir.
Vücudunuzda aniden beliren kırmızı benler, genellikle "şarap lekesi" ya da "anjiyom" adı verilen, küçük damar yumaklarının oluşturduğu iyi huylu cilt oluşumlarıdır. Vücutta kırmızı ben oluşumu, yaşla birlikte artabileceği gibi genetik faktörlere veya hormonal değişimlere bağlı olarak da gelişebilir. Çoğunlukla zararsız olsalar da, sayılarında ani bir artış ya da mevcut benlerde değişim gözlemlendiğinde mutlaka dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Çünkü vücuttaki kırmızı benlerin bazıları, nadir de olsa, sistemik bir sağlık sorununun belirtisi olabilir.
Vücudumuzda ben oluşumu, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonuyla ortaya çıkar. Özellikle güneşe uzun süreli maruz kalmak, vücuttaki benlerin hem sayısını artırabilir hem de var olan benlerin değişimine neden olabilir. Bununla birlikte, hormonal değişimler, hamilelik, ergenlik dönemi veya yaşlılık gibi süreçlerde de vücuttaki benlerde artış gözlemlenebilir. Bazı benler doğuştan mevcutken, bazıları hayatın ilerleyen dönemlerinde sonradan çıkabilir.
Vücuttaki benlerin çoğalması, her zaman ciddi bir durumun göstergesi olmayabilir. Hızlı ve kontrolsüz bir şekilde çoğalan benler, mutlaka bir dermatolog tarafından değerlendirilmelidir. Özellikle kısa sürede çok sayıda yeni ben oluşuyorsa veya mevcut benlerde büyüme, renk değişimi gibi belirtiler varsa, erken dönemde müdahale büyük önem taşır. Vücutta ben çoğalmasını önlemek için güneş koruyucu kullanmak, güneş ışınlarından korunmak ve düzenli olarak cilt kontrollerine gitmek oldukça etkili yöntemlerdir.
Vücutta siyah benler genellikle melanin pigmentinin yoğun olduğu bölgelerde oluşur. Siyah benler doğuştan var olabileceği gibi zamanla da gelişebilir. Bu tür benler genellikle iyi huylu olsa da, kenarlarında düzensizlik, renk değişimi veya hızla büyüme gibi belirtiler gösterdiğinde dikkatli olunmalıdır. Özellikle siyah benlerin yapısal değişiklik göstermesi, erken evrede bir cilt kanseri belirtisi olabileceğinden, bu tür değişimler ihmal edilmemelidir.
Sonradan çıkan benlerin tedavisi, benin türüne ve doktorun önerisine göre değişir. İyi huylu olan benlerde herhangi bir tedavi gerekmezken, estetik kaygılar veya risk faktörleri nedeniyle alınmaları gerekebilir. Cerrahi eksizyon, kriyoterapi veya lazer tedavisi gibi yöntemler sonradan çıkan benlerin giderilmesinde etkili yöntemlerdir.
Tedavi sonrası iyileşme süreci, uygulanan yönteme ve benin büyüklüğüne bağlı değişiklik gösterebilir. Özellikle lazer yöntemleriyle, iz kalma riski minimuma indirgenebilir. Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın, sonradan çıkan benlerin mutlaka doktor tarafından değerlendirilmesi şarttır.
Vücutta aniden beliren kırmızı benler, tıbbi adıyla "anjiyomlar", genellikle cilt altındaki küçük damarların genişlemesi sonucu ortaya çıkar. Bu oluşumlar çoğunlukla iyi huyludur ve yaşla birlikte görülme sıklığı artar.
Kırmızı benlerin nedenleri arasında genetik yatkınlık başta gelirken, hormonal değişimler, yaşlanma süreci, karaciğer hastalıkları ve bazı ilaçların yan etkileri de bu durumun oluşumunu tetikleyebilir. Çoğu zaman estetik kaygı dışında bir sağlık problemi oluşturmazlar.
Bu benlerin zamanla büyümesi, renginde koyulaşma, kaşıntı veya kanama gibi belirtiler göstermesi halinde dermatolojik muayene ile değerlendirilmesi önerilir. Böylece olası cilt problemleri erken dönemde tespit edilebilir.
Benler, ciltteki melanin pigmentini üreten melanosit hücrelerinin kümelenmesiyle oluşur. Genetik faktörler bu süreçte belirleyici rol oynar; yani aile bireylerinde ben sayısı fazlaysa, ben oluşumu sizde de daha sık görülebilir.
Bununla birlikte, güneşe aşırı maruz kalmak da benlerin oluşumunda önemli bir etkendir. Çocukluk çağında yoğun güneş ışığına maruz kalmak, ilerleyen yaşlarda ben oluşum riskini artırabilir.
Hormonal değişikliklerin yaşandığı ergenlik, hamilelik ve menopoz gibi dönemlerde de yeni benlerin ortaya çıkması doğaldır. Benlerin bazıları doğuştan gelirken bazıları zamanla ve çevresel faktörlerin etkisiyle sonradan gelişebilir. Vücutta oluşan yeni benlerin düzenli olarak kontrol edilmesi, cilt sağlığı açısından önem taşır.
Benlerin sayısının artması her zaman kötü huylu bir duruma işaret etmez. Genç yaşlarda ve hormonal değişikliklerin yaşandığı dönemlerde benlerde çoğalma gözlemlenebilir.
Bununla birlikte, benlerin şekil değiştirmesi, simetrisini kaybetmesi, renginin koyulaşması, düzensiz sınırlara sahip olması, kaşınması, kanaması veya kısa sürede büyümesi gibi durumlar, cilt kanserinin erken belirtileri arasında yer alabilir. Bu tür değişiklikler fark edildiğinde dermatoloji uzmanına başvurmak son derece önemlidir. Uzmanlar, benleri dermatoskop adı verilen özel cihazlarla inceler ve gerek duyulursa biyopsi gibi ileri tetkiklerle değerlendirme yapar. Unutulmamalıdır ki erken tanı, cilt kanseri gibi ciddi hastalıkların tedavisinde büyük rol oynar.
Sonradan çıkan benlerin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olabilir; ancak bu, benin türüne, büyüklüğüne, derinliğine ve konumuna göre değişiklik gösterir. Tedaviye başlamadan önce dermatolog tarafından yapılan detaylı değerlendirme oldukça önemlidir.
Eğer ben estetik açıdan rahatsız edici ise veya tıbbi bir risk taşıdığı düşünülüyorsa, çeşitli yöntemlerle alınabilir. Lazer uygulamaları, pigmentli yüzeysel benlerin yok edilmesinde tercih edilirken, derin veya şüpheli benlerde cerrahi eksizyon yöntemi uygulanabilir. Cerrahi müdahalede ben lokal anestezi altında çıkarılır ve genellikle patolojik incelemeye gönderilir.
Yüzeysel benlerde ise kriyoterapi adı verilen dondurma yöntemi kullanılabilir. Hangi yöntemin uygulanacağına yalnızca dermatolog karar vermeli, hastaların kendi başlarına müdahalede bulunmaktan kaçınmaları gerekmektedir. Aksi takdirde enfeksiyon, iz kalması veya ciddi cilt reaksiyonları gibi istenmeyen sonuçlar doğabilir.